İçkinin Afetleri

Halis KARADUMAN

İçki felaketlerin başı ve bütün kötülüklerin anasıdır. Bilinen bilinmeyen bütün kötülükler içki ile başlar. İnsanın en kıymetli varlığı olan ve insanı hayvandan ayıran aklın, düşüncenin amansız düşmanıdır. Bu sebeple Rabbimiz içkinin kötülüklerinden bahsettikten sonra,” Artık vazgeçmeyecek misinin” diye insanları uyarmaktadır. O halde toplumları yozlaştıran, aileleri yok eden bu illetten Müslümanım diyenler azami şekilde uzak durmalıdır.
İçki yalnız içeni felakete sürüklemekle kalmaz, nesli ve cemiyeti de yok eder. İçki yüzünden nice aile ocaklarının yok olduğunu yakın çevremizde duyduğumuz hikâyeler vardır. İçkinin şifa olmadığını Peygamberimiz yeminle haber vermektedir. Bugün tıp, alkolün karaciğer düşmanı olduğunu, kansere sebep olduğu ve bu illete devam edenlerin ciğerlerinin iltihaplanıp hepatite yakalandığı gibi çoğunun ölümle tanıştığı ortadadır.  İçkinin hem keseye, hem insan vücuduna, hem de gelecek temiz nesle zarar verdiği bugün artık bilimce ve herkesçe kabul edilen bir hakikattir. 
İçki şeytanın kurduğu ve neticelerinin çok vahim sonuçlar doğurduğu müthiş bir tuzaktır. Tarihte büyük bir âlim olan Bersia hazretlerinin hikâyesini vaazlardan dinlemişizdir. Atalar içki kötülüklerin anası, kumar babası, fuhuş da bunların yapılmasından doğan tehlikeli sonuçlardır diyerek nesli uyarmışlardır. Büyükler sarhoş deliden daha tehlikelidir, diyerek bu hususa dikkat çekmişlerdir. 
Çevremizde içki müptelalarının büyük sağlık sorunları yaşadıkları, psikolojileri bozulduğundan evlerinde huzurun olmadığı, işyerlerinde, mahallede, bulundukları her mekânda çevresindekilere rahatsızlık verdikleri bilinen gerçektir. Bu illetin trafikte yaşanan olumsuzluklara sebebiyet verdikleri gibi, kişilerin hayatlarını büyük tehlikeye attıklarını istatistikler bizlere haber vermektedir.
Rabbimiz Maide/90 da “Ey iman edenler içki kumar dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçınız ki kurtuluşa eresiniz” buyurmaktadır. Yaradan’ın buyruğuna dikkat edilmediğinde, birçok hastalığa müptela olmanın yanında, bunların aile hayatları zehir oluyor. Düşünmeyi kaybeden insanlar hayatta lezzet alamıyorlar. Sürekli baş ağrısı ve tükenmişlik içinde toplumda dışlanıyorlar, yaşam zevkini kaybediyorlar.

Daha önemlisi de toplumda kin ve düşmanlıkların artmasına sebep olunmakta, hem kendi hayatlarını hem de çevresini zehirlemektedirler. Böylece Rabbimizin bahşettiği tertemiz bir vücut ve mükemmel akıl ziyan edilmektedir. Dolayısıyla bu misafir âleme niçin gelindiğinin farkında olunamıyor.
Vazifesinin farkında olamadan yaşayıp göçmek, ne acı değil mi…

Rabbim bizleri, Kendisini hakkıyla bilen, yolunda yürüyen, Onun ipine sımsıkı sarılan kullarından eylesin, İnşallah…