Ahmet Tayyip AKGÜN

Ahmet Tayyip AKGÜN

Unutulan Yeniler

Edebiyat… 

En basit tanımıyla; bir toplumdaki şiirler, romanlar, hikayeler vb.nin toplandığı alan, yani hepsinin birleşimiyle oluşan bir sanat kolu. Dünyanın dört bir yanında geniş yelpazeli bir alan, özellikle de ülkemizde. Halk Edebiyatı, Divan Edebiyatı, Tanzimat Dönemi diye sayar ve en son Cumhuriyet Dönemine geliriz (Tabii Halk Edebiyatından öncesi de var). Ancak, dünyanın ve özellikle bizim genel sorunumuz eskiye aşırı bağımlı olmamız, yani eskilerden dolayı yenilere değer vermemiz. Mesela okullarımızdaki edebiyat hocaları genellikle eskileri çok över ve yenileri genellikle yererler “güzel işler yapmıyorlar” diye. Peki, bu ne kadar doğrudur sorarım sizlere. Sizce sanatta –diğerleri de dahil- hangisi eskisi kadar iyi ki? Bunun en çarpıcı örneğini mimari de görebiliriz. Birçok Avrupa ülkesine yaptığım seyahatte 400-500 yıllık binalar var ve mimari açıdan muazzam seviyedeler ve fakat yeni yaptıkları binalarda ise mimari estetik çok az, tıpkı bizdeki gibi. Aynı durumu yeni camilerimizde görürüz. Hangi camimiz bir Mimar Sinan’ın mimarlığındaki camii kadar iyi. İşte edebiyatta da durum benzer. 

Edebiyat uzmanlarımız benzer durumu göz ardı ederek sürekli eskilere teşvik ediyorlar, yenileri bugünün şartları ile değerlendirmiyorlar ve bu fikirlerle de birçoğumuzu etkiliyorlar. Bundan dolayı da yeniler kendilerini gösteremiyor. Bir bakıyorsunuz çıkarılan bir roman, bir hikâye birkaç kitapevinde kuytu köşede. Tabii bu konuda yeni yazarlarımızın da özgüvensizliklerinin veya taklide kaçmalarının etkisi var. Peki, niye bu kadar aşırı özgüvensizsiniz? Korkmadan, sıkılmadan uğraşmalısınız. Aşırı eski âşıklarını tatmin edemeyebilirsiniz, ama onların iki sözüne yenilmemelisiniz, kendinizi unutturmamalısınız. Dahası, biz zaten eskiler gibi iyi yapamıyoruz deyip korkup kaçmamalı, kenarı çekilmemelisiniz, hem iyi yapmaya hem de her şeye rağmen kitabınızı tanıtmak için çaba sarf etmelisiniz. Korkup kaçarsanız “UNUTULAN YENİLER” den olursunuz. 

Bu konuda umudumu kaybetmeye başlamışken tekrardan yeşermeye başladı, yeni ve genç bir yazarımızdan dolayı. İsmi Alper Güven. Kendisi “Müphem Gece” adlı romanı hem iyi yazmak için çaba sarf etmiş hem de tanıtmak için uğraşıyor. Özellikle alıp götüren, kısa ve öz romanı takdire şayan. Modern kelimeler ve kısa olması –hele ki ilk roman için- gayet iyi ve avantajlı çünkü günümüz gençleri pek okumuyor ve eski kelimeleri öğrenmediği için anlamakta güçlük çekiyor, kısaca gençlerin ilgisini çekmeyi başaracak seviyede. “Spotify listelerimden en enerjik olanını açtıktan sonra dans etmeye başladım”, “USB kablomu yanıma aldım” gibi cümleleri ve ifadeleri ile hem günümüz gençlerinin anlayacağı hem de orta yaşlı birçok insanın anlayacağı bir dili var. İnsanların kötü bir şey yaptıklarındaki verecekleri reaksiyon işlemeleri güzel.  24-33 sayfa aralığındaki anlatılanlar ülkemizde yaşanabilecek türden bir olay. Ancak en can alıcı nokta ise kitabın Müphem Gece bölümünün II.bölümü… En eleştirdiğim noktası ise, fazla şarkı mırıldanmalarına yer verilmesi. Genel hatları ile iyi, bazı noktalarda durağanlaşsa da akıcılığı varolan ve yenilikçi olan kitap için genç yazar Alper Güven’e teşekkür ederim.

KİTABIN LİNKİ- https://yadi.sk/i/aagAmnEIvnqUWw

Önceki ve Sonraki Yazılar