Hatice Bilge BİRER
İman Varsa İmkân da Vardır!
Birilerine veya bir düşünceye inanıp uğruna peşinde koşmaktır yaşamak.
Yani inanmak öyle büyük bir his ki…
Sevmenin bile üstündedir aslen.
İnanmadığınız birine güvenemezsiniz ve güvenemediğiniz birini sevemezsiniz de üstelik…
Tüm insanlık olarak en temel ortak hissiyatımız, inanç muhtaçlığı; Yaradan’a, insana, geleceğe, hayallere ve nice güzel şeylere…
Ve inanmak Yaradan’dan sonra kendinle başlar.
Ki bu “kendine” kısmı pekâlâ zordur ya da tesadüfi. “Tesadüf tanrının kendini gizleme yöntemidir” der Einstein.
Eğer kendinize inanıp büyük şeyler başarmanız gerekiyorsa bu başınıza gelmiş en güzel şeydir. Çünkü size, sizi, sizden başkası inandıramaz. Bence insanı kendine inandıran en acı ve gerçek faktör “Hayal kırıklığı” dır. Tıpkı Oscar Wilde’nin yazdığı gibi;
- Tüm yollar eninde sonunda aynı yere varır sevgili Gladys.
- Neresiymiş orası?
- “Hayal kırıklığı, hayatı hayal kırıklığı ile tanıdım ben”
İşte her insan hayatı tanıdığı yerde kendine inanmak zorunda kalıyor. “İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür” cümlesinde gördüm ben Sezai Karakoç’u. İnanması gerektiğine, özgürce inanmaktır doğru olan. Çoğumuz belki de hepimiz “pek çok şeyin bambaşka olmasını isterdi” Kafka misali.
Fakat bunu elde etmek, şu andan itibaren bir şeyleri başkalaştırmak insanın elindedir. Makus talihinde değil!
O halde öyle bir şey yap ki çocuklar gülsün, öyle bir şey yap ki bilim ve ilimin ışığında kötülerin eli kolu bağlansın. Elbette zorluklar her daim baş gösterecek ama Paulo Coelho şöyle diyor;
“Asla vazgeçme. Unutma ki anahtarlıkta ki son anahtar, her zaman kapıyı açan anahtardır.”
Yani kötüleri etkisiz kılacak son ışık pırıltısı sana bahşedilmiş gibi hayal et.
“Hayal etmek her şey demektir. Hayatın size getireceklerinin bir ön gösterimidir” der Einstein. Yani demem o ki, ne zaman başlamış olursan ol şu an en erken vakit. En basitinden bir ağaç dik nefes ol şu Dünya’ya, bir şeyler bul bir şeyler keşfet, bir izin olsun şu Dünya’da… Bir şey yap acılar dinsin, bir şey yap taş kalpler hislensin.
“İnsan acılarında yalnızdır” diyor Frida Kahlo , kır şu kalıpları! Acının da inanç gibi olduğunu hatırlat insanlara. Karanlığın çöktüğü, çocukların öldüğü şu Dünya’da, Güneş’i görmeyi, güveni hissetmeyi, kötüleri alt etmeyi öğret.
“Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir Güneş vardır” der Sezai Karakoç. Bunun üzerine “umudumuz, acımızdan daha büyük olmalı” diyen Cahit Zarifoğlu’nun izinden gidip şu sözleri tüm yüreğimle buraya döküyorum;
“İman varsa imkân da vardır. Her insanın insanlık adına kendi çapında yapacağı mutlaka bir şey vardır.”
Eğer yapmazsa kendisi de karanlıklarda kalacaktır. Öyle işte, hadi kalk ve bir şey yap…
YAZIYA YORUM KAT